ANA SAYFA

Her mümin, Allah katında ne kadar kıymetli olduğunu ve Allah tarafından ne derece sevildiğini bilmek ister. Rasulullah s.a.v. Efendimiz, bunun cevabı için kalbinize bakın buyuruyor ve ekliyor: "Kul kalbinde Yüce Rabbi'ne ne kadar yöneliyor, değer veriyor, onu seviyor ve zikrediyorsa, bilsin ki Allah katında kıymeti o kadardır." (Hakim, Müstedrek; Ebu Ya'la, Müsned; Beyhakî, Şuabu'l-İman)
Yüce Allah kalbimizi kendisi için yaratmıştır. Kalbe yüce zatını tanıma ve sevme kabiliyeti vermiştir. Onu Arş'ın ve Melekût Alemi'nin özellikleri ile donatmıştır. İlâhi huzur ve nazar yeri yapmıştır. Onun tamamen kendi sevgisine tahsis edilmesini ve razı olmadığı bütün sevgi, düşünce, hesap ve hedeflerden temizlenmesini emretmiştir. Kalbin bu sıfatına 'takva' denir. Takva sahibi yani müttaki, Yüce Allah'ın dostudur. Ahirette ancak kalb-i selim fayda verecek, müttakilerin yüzü gülecek, dünya için elde edilen mal, mülk, evlat, makam ve itibarın hiçbir faydası olmayacaktır. (Şuara, 88-90)
Kalb-i selim, Allah'ın zikri ve sevgisi ile huzur bulmuş, manen sıhhatine kavuşmuş, fani olan sevgilerden arınıp ebedi sevgiliden razı olmuş kalptir. İşte bütünüyle dinimiz, insana bu terbiyeyi vermeyi hedeflemiştir. Bu terbiyenin sonucu, Allah'ın rıza, sevgi ve cennetine erip, cemalini seyretmektir. Bu, insan için en büyük saadettir.
Dr.Dilaver Selvi
Semerkand Dergisi

|